Yazar: Recep Budak
İnsanoğlu,yeryüzünde var olduğundan beri,kendisi,üzerinde yaşadığı dünya,onu kuşatan kainat,hayat ve ölüm,yaratlışının gayesi hakkında gerçek bilgilerin ışığında hayatı anlamlandırdığı ve yaşamı buna göre inşaa ettiği her zaman huzur ve mutluluk içinde olmuş,çevresi ile barışık ve fıtratına uygun bir kültür ve medeniyet kurmuştur.
Gerçeğin bilgisi unutulduğu veya unutturulduğu zaman kesitlerinde ise zulüm,kirlilik ve karanlıklar, anormal ve patalojik buhranlar,kan ve göz yaşı yeryüzünü cehenneme çevirmiştir.Tıpkı günümüz dünyasında hakim bulunan,zorbalık ve gücün üstünlüğüne,zan,vehim,yalan,dezenfomrasyon,nefsani ve şehvani motivasyonlarla kirletilmiş bilgilere dayalı medeniyetler (daha doğrusu "deniyyetler" demek gerek) ve onun kurucu ve koruyucu güçlerinin gayr-i insani sistemleri gibi...
Peki,ne demek "GERÇEĞİN BİLGİSİ" ve bu nasıl elde edilir?
Gerçeğin bilgisinden maksat,"İLMİ" metotlarla,bilgi kaynaklarından süzülerek elde edilen bilgidir.O halde ikinci sorumuz şu olacaktır:Bilgi kaynakları nedir,ne olmalıdır?
Günümüz dünyasında pozitivist bir bilim felsefesi hakimdir.Pozitivist bilim felsesfesi,temel olarak iki kaynağı bilimsel bilginin kaynağı olarak kabul eder.
1-Akıl
2-Deney ve gözlem.
Pozitivist bir bilim insanı,"aklımın almadığı,gözleyemediğim,deneyleyemediğim hiç bir şeyi kabul etmiyorum",diyerek olayları izah etmeye çalışır.Pozitivist bilim adamı,beş duyusu ile algılamayamadığı,laboratuvarda deneyleyemediği,akli melekeleri ile tahayyül edemediği her şeyi yok farzeder ve bunu umursamaz.
Şimdi de üçüncü sorumuzu soralım:Peki,bu iki kaynaktan elde edilen bilgi ile hayatın,maddenin,kainatın eksiksiz izahı yapılabilir ve kusursuz olarak anlamlandırılabilir mi?
Bir bakalım:
1-Bilgi kaynağı olarak akıl.
Elbetteki,insan aklı bilginin elde edilmesi,işlenmesi ve üretilmesind kaynaklardan biridir.Ancak,sadece insan aklı ile bütün gerçeklere ulaşmak mümkün değildir.Zira,insan aklının sınırları vardır.Tarih boyunca yaşanan bitmez-tükenmez felsefe ekolleri ve kavgaları,insan aklının mutlak gerçeği tek başına kavrayamayacağının açık ispatıdır.İnsan aklının,hayatı,maddeyi,insanı ve kainatı izah çabalarının eseri olan felsefe,bu izah çabalarında birlik sağlayamamış,farklı felsefe ekolleri ve kavgaları ortaya çıkmıştır.
Bazen,insan aklına ve mantığına uygun ve doğru gelen bir bilginin,deney ve gözlem sonucu yanlış olduğu ispat edilebilmektedir.O halde,bilgi kaynağı olarak akıl tek başına yetersizdir ve ilave kaynaklara ihtiyaç vardır.
2-Deney ve Gözlem.
Bilgilerimizi geliştirmek ve üretmekte,deney ve gözlem metodu da araçlarımızdan biridir.Maddeyi,kainatı ve içindeki olayları gözleyerek,belli şartlar altında muayyen denemeler yaparak olaylar arasındaki kanuniyeti ve korelasyonu tespit etmek ve bu bilgiden yararlanarak hayatımızı anlamlandırmak ve kolaylaştırmak gerekir.
Aklımız,deney ve gözlemlerimiz ile elde ettiğimiz bilgiler,elbetteki bizi "Gerçeğin Bilgisi"ne yaklaştıracaktır. Ancak, hala bu iki kaynaktan elde ettiğimiz bilgiler bile, kainatı ve yaratılış gayemizi anlamakta bize kafi gelmeyecektir.
Zira,aklımızın sınırları gibi, duyularımızın da sınırları vardır. Fiziki çevremizden görerek,dokunarak,işiterek,tadarak,koklayarak elde ettiğimiz bilgilerimizin sınırları vardır.Gözümüz, 0,4-0,8 mikron dalga boyundaki ışıkları ve bu ışıkları yayan cisimleri görmekte,kulaklarımız belli frekans aralıklarındaki sesleri işitmektedir.Bu yeteneklerimizi teknik araç-gereçlerle genişletebilsek bile,bu muazzam mikro ve makro kozmoz plandaki bütün vetireleri ve kainatın bütün kesimlerini gözleyebilmemize ve laboratuvarlarımıza sokabilmemize imkanımız bulunmamaktadır.
O halde, bizim aklımızın ve beş duyumuzun imkan ve kabiliyetleri ile elde edemiyeceğimiz ve nihai olarak hayatı ve kainatı anlamlandırabilmemiz için gerekli ilave üçüncü bilgi kaynağımız var mıdır?
Elbette vardır.
Burada,İslam dünyasının mümtaz akaid alimleri tarafından asırlarca önce ortaya konmuş bulunan,İslam'ın bilgi metoduna bir göz atalım.
İslama göre bilgi kaynakları üçtür:
1-Akıl
2-Deney ve müşahade.(Havassı-selime:beş duyu ile elde edilen bilgi.)
3-Vahiy.
Evet,pozitivist bilim felsefesinin henüz yabancı olduğu VAHİY.
Her şeyi yoktan var eden, mülkün mutlak sahibi, bizim akıl ve beş duyumuzla elde edemiyeceğimiz bilgileri, bize olan rahmetinin, sevgisinin nedeniyle gönderdiği kitap ve peygamberlerle, hayatımızı doğru inşaa edebilmemiz, dünyamızı yaşanabilir, ahiretimizi de saadet yurdu haline getirebilmemizi murat etmiştir.
Son söz: Vahiysiz bilim, zulüm ve ihtirasın aracı olmaktan kurtulamaz.
İşte bazı örnekleri:
Sionist İsrail ihtirasının Filistin'de irtikâb ettiği zulümlerden bir örnek
11 Haziran 2011 Cumartesi
TEMİZ BİR DÜNYA GERÇEĞİN BİLGİSİ İLE KURULUR
Etiketler:
bilim ve zulüm,
nükleer kirlilik,
temiz bir dünya,
vahiysiz bilim zulümdür
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder