Günün Sözü

BİLGİ SAHİBİ OLMADAN, FİKİR SAHİBİ OLUNMAZ

Son dakika haberleri

5 Haziran 2011 Pazar

ALFABENİN AYNI HARFLERİ İLE YAZILANLAR : TÜRK=KÜRT



“Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa, Türk değildir; Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa, Kürt değildir!”
Tarih, Dil, Antropoloji, Etnografya ve Etnoloji, Milli Destan ve Gelenekler ile Folklor gibi, toplumların köklerini ve soyunu araştırıp, belirtmeye yarayan bütün ilimler bakımından, Dicle-Kürtleri iyice araştırılınca, varabileceğimiz sonuç, Türklük ve Oğuzluktur. Fakat başta Ruslar, bütün tarihi Türklüğü parçalayıp dağıtarak sömürüp yutmakla geçen “Sarı-Moskoflar”, ve diğer emperyalist batılı devletler, Akademisyen, araştırmacı, diplomat, ilim adamı adamlı kılıklı ajanları ile her bir Türk kolundan yeni uluslar yaratıp Çin Seddi’nden Viyana’ya kadar olan Türk coğrafyasında oluşabilecek potansiyel Türk birliğini engellemek, milli varlık ve kimliklerini yok etmek için öteki Türk boylarına (mesela,Türkmen,  Özbek, Kazanlı, Kırımlı, Kırgız, Kazak, Başkurt, hatta kasıtlı olarak 1918’den beri bir Fars uruğuna ait olan “Azeri” adını takip, bize de okul kitaplarımızda kullandırıp, gazetelerde bile bahsettirdikleri Azerbaycanlı Türk) urukları gibi, “Kürtleri”de “Türklerden ayrı ırktan” göstererek onlardan da ayrı bir millet yaratma gayretleri ile emperyalist yayılma stratejilerini uygulaya gelmişlerdir.Milli varlığımızın, tarihimizin ve medeniyetimizin düşmanı olan bu güçlerin sistemli bozgunculuklarına yayınlarına, yalan ve yaygaralarına asla alet olmamalıyız ve başkalarının istediği gibi saptırarak yazıp çizip bizim insanımızı tanımlamasına itibar etmemeliyiz. Cenabı-Hak, bize de akıl ve idrak vermiştir. Gerçek ilim görüşü ve metotlarını, biliyoruz. Bunlara göre ve “ön hükümlerden sıyrılmış” olarak, her şey gibi, Kürtlerin tarih, dil ve öteki sosyal bilimler bakımından incelenmesini, kendimiz yapmalıyız. “Kürtler” uruğundan sayılan ve gerçek ilim kafası olanlar da, bu işe eğilmeli.

Bugüne kadar ayrı bir etnik unsur olarak takdim edilen Kürtlerin asli kimlikleri, tarihi geçmişleri hakkında sırf merak saikı ile biraz araştırma yapan dürüst, iyi niyetli, ilmî zihniyet ve haysiyet sahibi olan birinin, kısa bir tarih yolculuğu ile varacağı sonuçlar şunlardır:

1-Kürtler, kesinlikle Türk boylarından biridir.
Sadece Türklerde ve Kürtlerde görülen ve başka hiçbir çevre topluluklarda görülmeyen âdetler, inanışlar, efsaneler, folklorik unsurlar, Türk’ün olduğu her coğrafya’da Kürt’ün de yaşıyor olması, bu gerçeği tartışmasız ortaya koymaktadır. Hiçbir İran veya Hint-Avrupalı/Aryani topluluğunda bulunmayan “Kürt” veya buna benzer bir etnik topluluk, yalnız Moğolistan kuzey batısındaki Sayan Dağları’ndan Viyana’ya ve Sibir’den Basra Körfezine kadar bütün Türk coğrafyasında, güçlü ve kalabalık bir uruk (kavim) olarak görülmektedir. Sosyolojik, antropolojik, coğrafi ve tarihi bütün bulgular, bu iki topluluğun soy bakımından akraba olduğunu kesin bir şekilde ispat etmektedir.(1)
TÜRK ve KÜRT kelimeleri bile aynı sesler ve bu sesleri ifade eden kelimelerden oluşmaktadır.

2-Günümüzdeki Kürtçülük cereyanının kökleri, geçtiğimiz asırlarda İngiliz-Rus ve Fransız yayılma stratejileri ve çıkarlarının çatışması, batının “Şark Meselesi” olarak adlandırdıkları tarihî planlarına ve bunu gerçekleştirmek üzere yaptıkları uzun soluklu çalışmalarına dayanmaktadır.

Türk Milleti’nin içinden farklı bir millet yaratıp bunu da geleceğin potansiyel dünya gücü Türkiye’nin gelişmesinin, güçlenmesinin engellenmesi, kendi çıkarlarının bekçiliği rolüne razı olmuş, hiçbir iddiası olmayan orta düzey bir müttefik olarak kalmasının sağlanması için kontrol unsuru olarak kullanılması günümüzün emperyal güçlerinin açık veya gizli amaçları olmaya devam etmektedir.

3-Emperyalist güçler, kendi coğrafyalarında siyasi-ekonomik birleşmeleri be entegrasyonları teşvik eder ve yapılandırırken, kendi dışındaki coğrafyada –özellikle İslam coğrafyasında- sosyolojik, kültürel, etnik, dinî, mezhebi… vs bulabildiği her renk ve tonu kullanarak bölünmeyi teşvik ve himaye etmekte, bu farklılıklara dayalı kin, nefret, fitne ve fesat tohumlarını ekip bu toplumların zenginliklerini talan etme planları yapmakta ve uygulamaktadırlar. Ne Türk, ne Kürt, ne Arap… Onların umurlarında değildir. Onların tek umurlarında olan şey zenginlik kaynaklarını ele geçirmek, talan etmek, sömürmekten ibarettir.
4-Yapay olarak yaratılmış -veya yaratılmamış bile olsa- Etnik temele dayalı bir ayırımcılık, batıda doğmuş ve dünyaya ihraç edilmiş bir virüstür.
Ve bu virüs, emperyalist güçlerin, zenginliklerini ele geçirmek istedikleri milletleri yıpratmak, kuvvetten düşürmek, bölmek, parçalamak ve hükmetmek amacı ile kullanılmaktadır.
Bu emperyalist planların uygulama alanı olan coğrafyanın ve onun sahiplerinin bu planlar karşısında şuurlu bir şekilde ayağa kalkıp, dünyaya şekil vermeye çalışanların nesnesi olmaktan kurtulmaları, tam aksine, dünya nizamının özneleri olmak için, her alanda birleşip bütünleşmeleri, aralarındaki tefrikaları kurutup, bütün imkân ve kabiliyetlerini, geleceklerini inşa etmek üzere bir araya getirmeleri gerekmektedir.

Son Sözler:
*Müminler kardeştir.
*Küfür (aslında) tek millettir. (Mefhum-u muhalifi: İman da tek millettir)
*Ne Arap’ın aceme, ne Acem’in araba üstünlüğü yoktur. Üstünlük TAKVA iledir.
*Dünya coğrafyasında nerede Türk varsa orada Kürt de vardır.Ve alfabenin aynı harfleri ile(T,R,Ü,K) yazılan ve bu kadar iç içe yaşayan,kaynaşmış başka bir topluluk örneği yoktur.Akıl sahipleri için buradan çıkarılması gereken pozitif dersler vardır.

Recep Budak
Ekonomi-Maliye Uzmanı
Emekli S.Muhasebeci Mali Müşavir

Türkiye'nin üniter yapısı asla bölünemez. Biz tek milletiz, birliğimiz, beraberliğimiz esastır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder